Halkla İlişkiler ve Sosyal Medya İlişkisi

Halkla İlişkiler ve Sosyal Medya İlişkisi

Halkla İlişkiler ve Sosyal Medya Yönetimi özünde pek çok benzerlik barındırmasına rağmen aynı aileden doğan iki kuzen gibidir. Benzer yapıya sahip olmalarına rağmen bir o kadar da farklıdırlar…

Burada Sosyal Medya Yönetimini belki de Sosyal Pazarlama faaliyeti olarak düşünmek ve ele almak daha doğru olacaktır. Çünkü bir sosyal medya uzmanı sadece internet halkı ile doğrudan iletişim kurmanın ötesinde, ürün ve marka pazarlamasında kullanılan pek çok teknik ve taktiği de bünyesinde barındırır.

Bir noktaya kadar her ikisi de ilişki yönetimi yapar. Bir iş kolu ya da marka hakkında yükselen sesleri idare etmeye ve doğru hedefe yönlendirmeye çalışır.

Bu çalışmaları her ikisi de kendi stillerinde gerçekleştirir. Örneğin Sosyal medyanın operasyon alanı Halkla İlişkilerden çok daha geniştir. Bu nedenle iletişime daha çok odaklanması, tutarlı ve sürdürülebilir bir karakter yapısını yaşatması gerekir. Aynı zamanda da en ince detayına kadar ölçümlenebilir. Bu da halkla ilişkilere kıyasla daha aktif olmasının yegâne sebeplerinden sayılabilir. Bloglar, micro-bloglar, sosyal ağlar, podcast’ler, web televizyonları, wiki’ler… Bu çalışmaların her biri, halkla ilişkilerin de bel kemiği olan kurumsal iletişim, topluluk ilişkileri, medya ilişkileri ve etkinlik yönetimi gibi faaliyetleri içerir.

1.İÇERİK VE TARZ MESELESİ

Sosyal medya hızlıdır, kısadır ve tam zamanında yapılmış nokta atışıdır.

140 harfle 1001 türlü cambazlık yaparak kitlenin dikkatini çekmeye ve elinizde tutmaya çalıştığınız bir mayın tarlasıdır. Halkla ilişkilerde ise destanınızı ne kadar uzun yazarsanız, o kadar makbuldür. Ajans haberi formatında ve parçalara bölünse bile bütünü anlatabilen, bol paragraflı yazılar tercih edilir.

Bir Halkla İlişkiler uzmanı, yazılı içerikleri için yaptığı uzun ön hazırlıklarını tamamlayana dek, sosyal medyacı çoktan bir sonraki trending topic’in peşine koşmaya başlamıştır bile…

Yeri geldiğinde uzun ve zengin içerikli yazıların gücünü ve değerini elbette yabana atmamak gerekir ancak sosyal medyanın her duruma hızlı adapte olabilme özelliğinin markalara sağladığı büyük avantajın da hakkını vermeliyiz.

2.ETKİNLİK DÜZENLEME VE YÖNETME YAPILARI FARKLIDIR

Halkla ilişkiler ve sosyal medya yönetimi arasındaki bir diğer fark da etkinlik planlamasında ve etkinliğin yönetimi süreçlerinde karşımıza çıkıyor. Halkla İlişkiler offline’da tüm süreci önceden planlar, basın bülteni yayınlar, LCV listeleri tutar, işleyişi yönetir ve basının etkinlik öncesi ve sonrasında haber yapması için çabalar. Davetlilerin o an, orada ve fiziki olarak iştirak etmelerini sağlar.

Oysa sosyal medya ekibinin tanıtıma katkı mücadelesi tüm süreç boyunca ve anlık iletişim üzerinden devam eder. Stratejik olarak önceden kurgulanmış internet reklamcılığı kadar, etkinlik anında orada olamayanları da dahil etmek adına pek çok kanalda gerçek zamanlı içerik üretilir ve paylaşılır. Sonuç itibariyle bu iki branşın çalışma sahaları her ne kadar birbirinden farklı da olsa, başarı ancak ikisinin omuz omuza yürümesiyle elde edilebilir.

3. FARKLI İLETİŞİM KANALLARI KULLANIRLAR

Halkla ilişkiler dergi, gazete, radyo ve televizyon gibi konvansiyonel iletişim metotları ve araçlarına sadık kalırken, sosyal medya uzmanları, gerçekleştirdikleri eylemin de ötesine geçerek mecranın bizzat kendisi haline gelmeyi başardılar. Artık her birimiz gerçek zamanlı paylaşımlar yapabiliyoruz ve neyi, ne zaman, nerede ve nasıl paylaşacağımıza tamamen kendi irademizle karar veriyoruz. Tabi bunun hızlı yayılan etkilerinin bilincinde olmak gerektiğini de not etmeden geçmeyelim.

Bu iki branşın sağlıklı şekilde birbirine entegre edilmesi, doğru marka iletişimi kurmak isteyen şirketler için her şeyin rengini değiştiriyor. Yani insanın var olduğu her yerde yaşandığı gibi, bu da bir dayanışma işi ve takım ruhu gerektiriyor.

4.STRATEJİ ESASTIR

Madem ortak hedefte başarı var, o halde strateji yapmak da boynumuzun borcu.

Kaynakları ve iletişim kanallarını dikkatli kullanmak önemli. Herkes bir Twitter ya da Instagram hesabı açabilir fakat onu bir başarı hikâyesine dönüştürmek strateji işidir. Markaların sosyal medyayı, hem halkla ilişkiler, hem de genel anlamda iş stratejilerinin etkin bir aracı olarak görmesi ve kullanması başarının kapılarını daha hızlı aralamalarında önemlidir.

O halde, tüm bu bilgiler ışığında sosyal medyayı kurum çatısı altında nereye yerleştirmek gerekir?

Açıkçası henüz kendisini tam olarak konumlandırabilmiş olmasa da, yakın gelecekte sosyal medya ve sosyal pazarlama Türkiye’de de daha sofistike bir halkla ilişkiler anlayışının temel unsurlarından olacak.

Asıl soru, hala konvansiyonel çizgisini koruyan halkla ilişkilerin, sosyal medyayı ne zaman ve ne kadar kucaklayacağı ve kendisini bu yenilenmenin rüzgârına ne kadar bırakabileceği.

48 Paylaşımlar

SİZ DE YORUM YAPIN!

YORUMLAR (0)