Linkedin Hikaye Ne Kazandırır?

Linkedin Hikaye Ne Kazandırır?

İş dünyasındaki insanların birbiriyle iletişimde olması için 2002 yılında kurularak, 2003 Mayıs’ında kullanıma açılan Linkedin, hikaye (story) özelliğini kullanıma sunan platformlar kervanına katıldı.

Hiç kuşkusuz hikayelerin diğer platformlar gibi 24 saat sonra -eğer kaydetmediyseniz- siliniyor olması, daha önce Linkedin platformunda olmayan bir rahatlığı paylaşımlara yansıtacak gibi görünüyor. Ayrıca hikaye özelliği başka insanları hikayeye ekleme (etiketleme), 20 saniye uzunluğunda videolar paylaşma, iş dünyasına dair etiketlerle paylaşıma renk katma imkanı da sunuyor.

Linkedin’in bu yeni güncellemesi şimdilik yalnızca mobil uygulama içerisinde hikaye paylaşımlarında karşımıza çıkıyor. Bu durumun değişip değişmeyeceğiyle ilgili herhangi bir açıklama ise henüz yapılmadı.

Markalar İçin Yeni Fırsat

Özellikle B to B pazarlamada Linkedin hikayelerin yeni bir reklam kanalına dönüşeceği konusunda çok fazla öngörü olduğunu söyleyebiliriz. Bu konuda erken aksiyon almak isteyen markalar, Linkedin hikayelere en yaratıcı biçimde giriş yapmaya çoktan başladılar. Görünürlük kazanmak ve isminden daha çok, daha erken söz ettirmek isteyenler için bu güncelleme oldukça elverişli olabilir. 🙂

Öte yandan Linkedin; Snapchat, Instagram, Facebook veya yakın geçmişte hikaye paylaşımı özelliğini ekleyen Twitter gibi platformların kullanıcılarından, farklı bir kitleye hitap ediyor. Linkedin, kullanıcılarının bu farklara hızla uyum sağlayabilmesi için son günlerde Linkedin hikaye paylaşımlarında kişileri etiketlemenin nasıl olacağı, videoların nasıl paylaşılacağı gibi kısa bilgilendirmelerin olduğu tanıtım hikayeleri paylaşıyor.

Linkedin hikaye kullanımından bahsedecek olursak, uygulamaya girdiğinizde sol üstte ‘Hikayeniz’ bölümü yer alıyor. Tıpkı Instagram, Twitter ve Facebook’ta olduğu gibi bu bölüme tıkladığınızda gönderinizi yükleyebileceğiniz sayfa açılıyor. Hikayeniz bölümünün yanında ise bağlantılarınızın paylaştığı hikayeler peş peşe sıralanıyor.

Linkedin’in tanıtım hikayesi görselinde de görebileceğiniz gibi paylaşımların sağ üst bölümündeki üç noktaya tıklamak, sizi hikayeleri indirebileceğiniz bölüme yönlendiriyor. Bu özelliğiyle Linkedin, hikaye özelliğine kendi imzasını atmış görünüyor. 🙂

Diğer yandan ise bağlantılarınızın hikayelerine mesajla yanıt verebileceğiniz, emoji ekleyebileceğiniz, sohbet başlatabileceğiniz sistemin diğerlerinden pek de ayrışmadığını ortaya koyuyor. Bu açıdan Linkedin hikaye kullanımın mekanik yönünden daha çok, kullanılan içerik yönüyle benzerlerinden ayrılacağını bir kez daha gösteriyor.

Linkedin Hikaye Farklı Ne Sunar?

Son dönemde hikaye özelliğinin her alana yayılması sebebiyle bu özelliğin sıkıcı görünmeye başladığını düşünsek de Linkedin hikayelerin diğerlerinden ayrılan bir tarafı olduğunu da kabul etmek gerek. Burada hikaye kullanımı yalnızca iş insanlarının, birbiriyle iş yapan kişilerin ve markaların alanına giriyor.

İş dünyasında görünür olmaya ve aynı zamanda kırılgan yanlarını gizlemeye çalışan kullanıcılar, hikayelerinde gündelik anlarını paylaşacak mı? Eğer paylaşacaksa, bunu iş ortamındaki kişilere nasıl ve hangi biçimlerde hikaye edecek?

Brene Brown’ın bahsettiği kırılganlık görünür olacak mı? Eğer paylaşılan hikayeler B to B kültürü için kırılganlığın da görünür olmasına imkân tanıyacaksa inovasyon kültüründe bir gelişmenin de ayak seslerini duyabilir miyiz?

Değişim alanları şu an için Linkedin hikayelerin en çok düşündüren ve merak uyandıran kısmı olduğunu söyleyebiliriz. Kırılganlığın (vulnerability) görünür olması veya olabilme ihtimali ve bunun yanında birer sayı olarak bulunan bağların sahicilik kazanıp kazanamayacağı ayrı birer merak konusu.

Çünkü Linkedin her ne kadar iş dünyasından insanların ve şirketlerin birbirleriyle bağlantı kurmalarına imkân sunsa da, bu bağın teknolojik dönüşümlerle beraber işlevselliğini koruyup koruyamadığı yönünde belli eksiklerden söz edilebilir.

Network’ten Partnership’e

Değişen düzenle birlikte network de dönüşüm geçiriyor. Artık network kurmaktan daha çok, bunun bir ortaklık (partnership) olup olmadığı konusu önem kazanıyor.

8.4 milyon kullanıcısı olan Linkedin’in böyle bir dönüşüme aracılık etmesi sektör bazında önemli değişimleri de elbette tetikleyebilir. Böyle geniş çaplı bir platformda, Linkedin hikayeler özelliği devreye girdiğinde karşımıza anında iki ayrı soru işareti ortaya çıkıyor.

  • Linkedin hikayelerin önümüzdeki süreçte markalar için yeni bir tanıtım alanı olmasıyla hikayeler, sahici bağlara ve ortaklığa aracılık edecek mi?
  • Bu alandan yeni iş modelleri, yeni iş yönetim biçimleri ve çalışma şekilleri doğacak mı?

Şu an için Linkedin hikaye bölümü fotoğraf paylaşımı, motivasyon notları, şirket tanıtımları gibi amaçlar için kullanılıyor. İlerleyen günlerde markaların da, şirket çalışanlarının da Linkedin hikaye bölümünü daha etkin kullanıp kullanmayacaklarını göreceğiz. Daha da önemlisi, hikayelerin pozitif yönlü bir değişimin tetikleyicisi olup olmayacağını deneyimleyeceğiz.

Görünen o ki, şirketin de beklentisi Linkedin hikayeler hakkında bilgi verdiği sayfada açıkladığı üzere bu. “Anlamlı ilişkiler kurmak” için profesyoneller topluluğumuzla “profesyonel anlarımızı” paylaşmak. Yani anlamını tam olarak karşılayamayan network değil, sahici bağlar kurmak.

[social_warfare]

SİZ DE YORUM YAPIN!

YORUMLAR (1)

PELIN DEMIR

16 Dec 20

Çok keyifli bir yazı olmuş.teşekkürler