Sosyal Medyada Küresel Bir Krizden Nasıl Geçilir?
Hepimizin bildiği gibi, Koronavirüs (COVID-19) endüstrileri kesintiye uğrattı, okulları kapattı ve insanları sosyal mesafelere mecbur kıldı. Sosyal mesafe bizi gittikçe daha izole hale getirdiğinden, bağlantı kavramı yeni bir anlam kazanmaya başladı ve sosyal medyanın rolü daha da kritik hale geldi.
Şu anki küresel kriz anında da en fazla konuşmanın yapıldığı yer elbette ki sosyal medya. İnsanlar bu eşi görülmemiş durumla ilgili deneyimlerini, bilgilerini ve duygularını paylaşmak için sosyalleşmeye devam ediyor. Twitter‘a göre, COVID-19 ile ilgili tweetler her 45 milisaniyede bir paylaşılıyor ve #coronavirus 2020’nin en çok kullanılan ikinci hashtag’i.
Geçtiğimiz birkaç gün içinde insanlar bu belirsizlik döneminde iletişim kurmak, başkalarına yardım etmek ve anlamlı ilişkiler kurmak için sosyal medyayı kullandılar.
Peki ama bağlantı kurmayı kolaylaştırmada markaların rolü nedir?
Son Get Real Raporu, insanların %91’inin sosyal medyanın insanları bağlama gücüne inandığını ve tüketicilerin %78’inin markaların sosyal medyalarının “insanların birbirleriyle bağlantı kurmalarına yardımcı olmak için kullanmasını” istediğini gösteriyor.
Bu rakamlarsa şirketlere, markalarından çok daha büyük bir krizle karşılaştıklarında ne yapmaları ile ilgili net bir mesaj gönderiyor: Alaka düzeyi ile bağlantı oluşturun.
Sohbetin Nabzını Tutun
Bir kriz sırasında markaların karşılaştığı en büyük zorluklardan biri, pazarlama stratejilerini ne zaman ve nasıl ayarlayacağını bilmek. Planlamak için çok çalıştığınız projeleri ertelemek ve hatta iptal etmek zor olsa da, sosyal olarak her zamanki gibi hareket etmenin çeşitli sıkıntılar çıkarabileceğine dikkat edin.
Peki bir markanın şu anda atması gereken ilk adım nedir? Topluluğunuz arasında hangi ana konuların stres ve endişe yarattığını anlamak için kitlenizi ve sosyal medyanızı bir bütün olarak izlemeye devam edin. Bilindiği üzere, işler hızla değişebiliyor, bu nedenle gelişmeleri takip etmek, içeriğinizin ve mesajlaşmalarınızın alakalı ve uygun olmasını sağlayacaktır.
Kriz zamanlarında, etkili bir tepki stratejisi geliştirmek ve markanıza -mevcut veya gelişmekte olan krizleri çevreleyen- daha derin bir bakış açısı sağlamak için sosyal dinleme araçlarını kullanabilirsiniz. Hiçbir marka, görünürlük veya pazarlama uğruna kendilerini bir krize enjekte ettikleri izlenimini vermek istemez. Markanız konuşmanın nabzını tutarak saygılı, organik ve değerli bir katkıda bulunabilir.
Sizin İçin Bir Yer Olup Olmadığını Anlayın
Bazı markalar fırtınanın gözünde olsa da, diğerleri olmayacak. Şu anda çok fazla belirsizlik ve kaos var, ancak siz oluşturmak için çok çalıştığınız tutarlı marka kimliğinize odaklanın.
Konuşmanın mevcut durumuna baktıktan sonra, markanızın oynayabileceği rolü ve en önemlisi, hedef kitlenizin sizden bir şey isteyip istemediğini belirleyin. İster kaygıyı yatıştırmak için ücretsiz yoga dersleri, ister evden etkili bir şekilde nasıl çalışılması gerektiği ya da bu değişken süre boyunca yatırım yapmak için ipuçları sunun; bu süre zarfında onlara yardımcı olmanın organik bir yolu olup olmadığını belirleyin.
Küresel Bir Acil Durumu Tanıtmak İçin Bir Platforma Dönüştürmeyin
Müşteriler kendilerini ve ailelerini izole ettikçe, etkinlikler ertelenir ve işletmeler kapanmaya karar verir. Böyle bir durumda işinizi ve ekonominizi canlandırmak için yeni yollar bulmak cazip gelebilir. Ancak çok dikkatli olmak gerekir çünkü kullanıcılar fırsatçı markaları bir mil öteden koklayabilir ve ifşa etmekten korkmazlar. Böyle hassas bir süreçte küresel krizle ilgili bir yazı olarak başlayan şey, markanız ve şirketiniz için kolayca bir kriz haline gelebilir.
Haliyle eğer yardım sağlayamıyorsanız, bu durumda empatinizi sergilemek için tek bir mesaj yayınlamanız en iyisi olabilir. CEO’unuzdan basit bir not bile olsa, korku ve endişeyi bastırmak için harikalar yaratabilir. Yalnızca müşterilerinizde yankı uyandırması için, ileteceğiniz mesajın markanızla uyumlu olduğundan emin olun.
Markanızın nasıl tepki vermesi gerektiğinden emin değilseniz, sessiz kalmanız sorun değil. Her markanın mevcut sağlık korkusunu ele almak için tam bir kampanya oluşturması gerekmez. Ayrıca, planladığınız promosyon içeriğine iyi bir göz atmalı ve sakin oluncaya kadar bu kampanyaları duraklatmayı düşünmelisiniz.
Korku İle Değil, Empati İle Yol Gösterin
Hepimiz bu işte birlikteyiz. Hepimiz empati kurabilir ve başkalarının nasıl hissettiğini anlayabiliriz. İçeriğinizi özgün ve alakalı hale getirmek için paylaşılan deneyimleri kullanın.
Markalar, insanların yaşadıkları korku ve kaygıya pazarlama yapmamaya dikkat etmelidir – korkuyu kullanmanın daha fazla ürün satmanıza yardımcı olabileceğini düşünseniz bile. Küresel krizler, yararlanmak için bir pazarlama fırsatı değildir.
Tutarlılık ve yardımseverlik, belirsiz zamanlarda kritik öneme sahiptir: Merak etmeyin, müşterileriniz size güvenebileceklerini bildikleri takdirde sizi on kat fazla ödüllendirir.
Topluluğunuza Dönün
Şu anda sosyal mesafeye dikkat ediyor olabiliriz, ama insanlar olarak bağlantı kurmak isteriz. Ne söyleyeceğinizden emin değilseniz, topluluğunuzla görüşmeler için kendinizi açın ve bu bağlantının oluşturulmasına yardımcı olun. Küresel bir kriz gelirinizi zorlamak için bir fırsat olmasa da, şirketinizin şefkatini ve kişiliğini göstermek için bir fırsat olabilir.
Son olarak,
Bir sosyal medya yöneticisi olarak, bu süre zarfında son derece önemli bir rol oynuyorsunuz. Markanızın topluluğunu desteklemek elbette önemli, ancak siz de insansınız. Endişeli zamanlarda, tükenmişliğin gerçek zorluklarıyla karşılaşabilirsiniz. İhtiyacınız olan bağlantıya öncelik verin, zaman zaman ara verin ve gerekirse ekranınızdan uzaklaşın.
Eğer bunalmış ve yalnız hissediyorsanız, ekibinizle konuşun ve meslektaşlarınızdan birinin ek destek sağlayıp sağlayamayacağını görün.
Unutmayın, kendinize bakmak, başkalarıyla ilgilenme kapasitesine sahip olmanızı sağlamanın en iyi yollarından biridir.
[social_warfare]